Bu hayatta aşılamayacak zorluk bulunmamaktadır. En azından öyle deniyor.
İnsanoğlu günlük hayatta farkında olmasa bile pek çok tehlikeyle karşı karşıya gelebiliyor ve bunların farkında olsa çıldıracağı ihtimalini göz ardı ederek hayatına devam ediyor.
Gelin biz yolun bundan sonrasını satırlarla (did you mean katır?) devam edelim.
İnsan ırkının herhalde dünya üzerinde, taş devrinden sonra bu kadar sıkıldığı başka bir dönem daha yoktur. Resmen mağaralarımıza kapanmış, ardı arkası kesilmeyen günlerin geçmesini bekliyoruz.
Tek yaptığımız avlanmak (alışveriş?), karnımızı doyurmak ve mağaramızın ıssız bucaksız derinliklerine sığınmak...
İşte bu zorluk nasıl aşılacak bilemiyorum açıkçası, Dİ Mİ?
Dışarıda içimizi ısıtan, hatta kavuran güneşin olduğu o harika mevsimlere girmiş bulunmaktayız (her ne kadar Mikail beyciğim inat etse de, gelecek yani o günler). True story.
İşin özü, gene bi yere bağlayamadım ben bu metni de.
Size ancak ve ancak tek bir sözüm olacak;
Çok da canınızı sıkmayın aga, geçiyo' illa.
Comments